bahar
Per, 04/04/2024 - 15:44 tarihinde admin tarafından gönderildi
Film- Dizi İncelemeleri Serisi

Fedakârlık Nereden Sonra Kişiye Zarar Verir ‘Bahar Dizisi’

Son yıllarda Türk televizyonlarında oldukça popülerlik kazanan ve izleyicileri derinden etkileyen dizilerden biri olan "Bahar", izleyiciye insan ilişkilerinin karmaşıklığını ve fedakârlığın sınırlarını sorgulatan bir hikâye sunuyor. 

Bahar'ın temel öyküsü, aşk, fedakârlık ve trajedi üzerine kurulu. Ana karakterimiz Bahar, ailesine büyük bir sevgiyle bağlı bir genç kadın. Ancak, ailenin maddi zorluklarla mücadele ettiği bir dönemde, Bahar, kendi mutluluğunu bir kenara bırakarak ailesinin refahı için fedakârlıklar yapmaya başlıyor. Bu fedakârlıklar, izleyiciye kahramanımızın ne kadar güçlü ve cömert olduğunu gösterirken, aynı zamanda onun duygusal ve psikolojik olarak nasıl zorlandığını da gözler önüne seriyor.. 

Dizide, fedakârlığın getirdiği sonuçlar da derinlemesine işleniyor. Bahar'ın sürekli olarak kendini feda etmesi, zamanla onun kişisel mutluluğunu ve özgürlüğünü tehlikeye atıyor. Ayrıca, çevresindeki insanlara olan bağlılığı, bazen onu kendi isteklerini ve ihtiyaçlarını görmezden gelmeye zorluyor. Bu durum, bizlere fedakârlığın sınırlarını ve kendi iyiliğimiz ile başkalarının iyiliği arasındaki dengeyi sorgulamaya düşünmeye itiyor.

Bahar’ın tıp alanında diploması olmasına rağmen mesleki anlamda tüm fırsatları bir kenara itip sadece ailesi için çabalayan bir ev kadınına dönüşmesi bize fedakarlıkların insanın kendi sınırlarını zorladığında aslında kişiye ne kadar zarar verebildiğini görteriyor. Lakin Bahar’ın geçirdiği karaciğer hastalığından sonra aslında yıllardır yanında olduğu ve her işine koştuğu eşinden istediği gibi bir destek görememesi, en zor anında istediği desteği bulamaması onda bazı şeylerin fark edilmesinde büyük bir önem taşıyor. 

Her insan kendi potansiyeline ulaşmak ister, Maslow’un İhtiyaçlar Hiyerarşisi’nde en tepedeki katman da kendini gerçekleştirmedir. Kritik bir hastalığı atlattıktan sonra da Bahar’da bu kendini gerçekleştirme isteğini, kendi potansiyeline ulaşmak için elinden geleni yaptığını görüyoruz. İnsan, pişmanlıklarını, hayatta yapmak istediği şeyleri, ne olarak anılmak istediğini ölüme en yakın olduğu zamanda sık sık düşünür. Ona verilen bu ikinci şans sebebiyle de Bahar, zamanında kendine oldukça zarar veren bazı fedakarlıklara bir sınır çekip kendi istediklerinin de önemini kavradığını görüyoruz. 

Eğer sosyal çevremizde kendi sınırları çizmezsek, başkalarının sınırlarının içinde yaşamanın ne kadar zor ve yıpratıcı olduğunu görebiliyoruz. Kendimize zarar veren fedakarlıklara bir sınır çizmek, o an doğru hissettirmese de belki de kendimize yapabileceğimiz en iyi yatırımdır. Bu tarz farkındalıkları kişinin hemen fark edeceğini bekleyemeyiz. Değişim için bir şansı ve dönüşümü beklemek yerine kendimize bu şansı yaratabilir ve bir uzman desteği alarak kendi sınırlarımızı keşfedebilir ve bunları korur hale gelebiliriz.

Psikolog Uğur Kin

  [email protected]