izmir depresyon psikolog
Cu, 01/15/2021 - 13:39 tarihinde admin tarafından gönderildi

DEPRESYON NEDİR?

Günümüzde gelişen teknoloji, sosyal medya kullanımı, ekonomik kriz sonucu psikiyatrik sorunların varlığı gözle görülebilecek seviyede artmıştır. Depresyon, ruhsal hastalıkların en eskilerinden biridir. Günümüzde çoğu kişinin dilinden düşürmediği, sosyal medya popülerizmine maruz kalmış ve fazlasıyla ciddi olan bir durumun basitleştirildiği depresyon oldukça kritik bir rahatsızlıktır. Psikiyatrik rahatsızlıklar içinde en sık görüleni olmakla birlikte uygun tedavi sağlanamazsa oldukça ciddi sonuçlarının da olabileceği bilinmektedir. M.Ö. yıllarda Hipokrat ‘kara safra’ tanımıyla şu anki depresyon tablosunun benzeri bir tanımı kullanmıştır. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) dünya çapında hazırladığı en acil sağlık sorunlarını sıraladığı listede depresyonu dördüncü sıraya yerleştirmiştir.

 

Depresyona neyin sebep olduğu tam olarak henüz belirlenememiştir. Başka psikiyatrik rahatsızlıklarda olduğu gibi çeşitli faktörler neden olabilir. Vücudumuzun ürettiği serotoninin (halk arasında mutluluk hormonu olarak da bilinir) azalması depresyonun belirtilerinin ortaya çıkmasına neden olduğu düşünülür. Yapılan beyin taramaları sonucu depresyon tanısı konulmuş kişilerin sonuçları ile sağlıklı bireylerin tarama sonuçları arasında farklar olduğu görülmektedir lakin bunların depresyon nedeni mi yoksa sonucu mu olduğu henüz tam olarak bilinemiyor. Kalıtsal faktörler, hormonsal değişiklikler, travmalar (ölümler, insan kaybının yaşanması) da depresyonu tetikleyebilir.

 

Depresyon Belirtileri

 

  • Günlük yapılan aktivitelere karşı ilginin azalımı
  • Olayların kötü tarafından bakma, kötümser düşüncelerin hâkimi
  • Alınganlığın artması
  • Umutsuzluk
  • Hayattan, yaşanan olaylardan zevk almama
  • Geleceğe dönük plan yapılmaması, bu duruma karşı motivasyonun azlığı
  • Hüzünlü duygu durumuna eşlik edecek ağlamalar yaşanması (bazen de hiç ağlayamama durumu)
  • Düşüncelerin belirli seviyelerde azalmasıyla birlikte konuşmanın da o derece azalması
  • Unutkanlık ve dikkat dağınıklıkları
  • Çok fazla uyuma ve bunun tam tersi olarak uykunun azlığı, uykudayken sürekli uyanmalar, sabahları yorgunluk hissi olması
  • Depresyonun fazla ilerlemesi ve depresyon türüne göre intihar düşünceleri, kendini öldürmeyle ilgili planların yapılması
  • Yalnızlık hissi, kimsenin kendinin anlamadığı düşüncesinin varlığı
  • Kilo kaybı veya tam tersi kilo artışı

 

Bu belirtiler kişilerin yaşlarına veya cinsiyetlerine göre farklılıklar gösterebilir. Çocuklarda depresyon belirtisi olarak sinirlilik, eklem ağrıları, zayıflık ve ağlamalar söylenebilir. Yetişkin veya ileri yetişkin bireylerde bu durumlar değişebilir. Türkiye Psikiyatri Derneği’ne göre depresyonun risk etkenleri olarak bu maddeler sıralanmıştır:

  • Erken ebeveyn kaybı
  • Farklı psikiyatrik rahatsızlıklar (anksiyete vs.)
  • Sosyoekonomik düzeyin düşüklüğü, gelir azlığı
  • Eşinden ayrı yaşama
  • İşsizlik, aile veya kendini geçindirme kaygısı
  • Tıbbi hastalıklar
  • Kullanılan bazı ilaçlar
  • Çocukluk döneminde yaşanmış cinsel veya fiziksel davranışlar

 

Depresyonun bir hastalık olduğu bilinmelidir. Bunun bir zayıflık, güçsüzlük veya o kişiye özel bir kusur olarak görülmemelidir. Ebeveynlerin depresyon tanısı olan çocuklarına karşı şefkatli bir tutum sergilemeleri gerekmektedir. Aşır ilgili veya ilgisiz olmamaları, dengeyi iyi kurmaları çocuklarının tedavisi için önemli bir etkendir. Anne babaların hastalıkla ilgili yeterli bilginin olması gerekir. Eğer tedavide ilaç kullanımı gerekirse ebeveynler, çocuklarının ilaç almadığını fark etmeleri halinde acilen doktorlarını haberdar etmeleri gerekir lakin bunun haricinde tedavi sürecine fazla müdahale etmemeleri gerekir. Bu durum sonucu tedavi süreci aksayabilir veya ters tepebilir.

 

Depresyonun da kendi içinde birbirinden farklı şiddete ve özellikte türleri bulunmaktadır. Bunlar:

  1. Major Depresyon: Bu türlerin arasında en şiddetli olanıdır. Kendinden düzelmesi olmayan bir depresyon türüdür. Üzülmek, değersizlik hissi, inatçı üzüntü gibi olumsuz duyguların yoğun olarak hissedildiği görülür.
  2. Doğum Sonrası Depresyonu: Doğum yapmayan kadınlardaki depresyondan pek bir farkı bulunmaz. Doğumdan sonra meydana gelir ve doğumdan sonraki 2. ve 8. haftalar arası görülür.  2 hafta ile 1 yıl arasında bir sürebilme olasılığı vardır. Hızlı fizyolojik değişikliklerin etkisi olabildiği düşünülmektedir.
  3. Atipik Özellikli Major Depresif Bozukluk: Başlangıç yaşı diğerlerine göre daha erkendir. A (anksiyete) ve V (vejatatif) başlıkları altında ele alınmıştır. Bireyde günün belirli vakitlerinde ağırlaşmış hissettiği gözlenmektedir. Gelişen olaylara karşı aşırı sevinç veya aşırı üzülme durumu da gözlemlenmektedir.
  4. Melankolik Özellikli Majör Depresyon: Major depresyonun bir türü olarak ortaya çıkmıştır ve depresyonun bedensel belirtilerle karakterize olduğu şiddetli bir halidir. Depresyon sıklığı ile ilgili pek bilgi yoktur.
  5. Mevsimsel Duygudurum Bozukluğu: Belirli mevsimlerde etkisini gösteren bir depresyon türüdür. Özellikle kış aylarında ortaya çıktığı görülmektedir lakin yaz aylarında da görüldüğü bilinir. Sonbahar-kış başlangıçlı MDB kış depresyonu olarak, ilkbahar- yaz başlangıçlı MDB yaz depresyonu olarak isimlendirilir.
  6. Psikotik Özellikli Major Depresif Bozukluk: Hezeyanlara (yanlış ve gerçek olmayan düşünceler) sahip olmayı ve halüsinasyonlar görmeyi içeren bir depresyon türüdür. Kadınlarda halsizlik sistematize ve hissedilen duygu durumuyla alakasız sanrılar erkeklere göre daha sık görülürken erkeklerde ise kendini değersiz hissetme daha fazla görülür.
  7. Katatonik Özellikli Major Depresif Bozukluk: Ruhsal bunalımlar ile birlikte psikomotor davranışlarda bozulmalar görülmektedir. Başkalarının dediklerini tekrar etme, nedensiz kas hareketleri, alışılmamış beden pozisyonu, hiç konuşmama, kaslarda hareketsizlik gibi belirtilerden 2’den fazlası görülürse bu hastalıkla ilgili tanı konulabilir.
  8. Distimik Bozukluk: Belirtilerinin en az 2 yıl görüldüğü bir depresyon türüdür. Hafiftir ancak yine de kronik depresyon türlerinden birisidir. Verimsizlik, günlük aktivitelerde ilgi azalımı, ümitsizlik hissetme gibi belirtileri mevcuttur.

 

Tedavisinden önce depresyonun tanısını koymak çok önemlidir, ardından hasta ile birlikte uygulanacak tedavi yöntemini seçmek gerekir. Depresyonun türüne ve şiddetine göre antidepresan ilaç tedavisi, elektrokenvülsif tedavi (her ne kadar bu dönemlerde çok eleştiri alıp fazla kullanılmasa da), ışık tedavisi gibi tedavi türlerinden biri kullanılabilir. Erken tanı fazlasıyla hayat kurtarır. Yukarıda bahsedilen belirtilerden birden fazlası da sizde, çevrenizde veya çocuğunuzda görülüyorsa acilen yetkin birine görünmenizi/ görünmelerini şiddetle tavsiye ederiz.

 

Kaynakça:

ÖZEN, Serenay(2020), Depresyon, (Çobançeşme/Yenibosna, Siyah-Beyaz Yayınları)

 

 

Uğur Kin

Stajyer Psikolog