narsist kişilik
Sa, 01/30/2024 - 11:58 tarihinde admin tarafından gönderildi

Narsistik kişiler kendi fiziksel ve ruhsal taraflarını çok üstün gören ve beğenen; kronik olarak onaylanma ve ilgi ihtiyacı olan; her yerde kendilerine özel ilgi gösterileceğini düşünen ve bunun için beklentisi olan kişilerdir. Bu insanların kişiliği özgüvenlerini korumak ve devam ettirmek için dışarıdan gelecek olan onay ve beğeni üzerine organize olmuştur. Her insanın kim olduğuyla ve ne kadar değerli hissettiğiyle ilgili zayıf ve kolay incinebilen tarafları vardır. Başkaları tarafından onaylandığımız ve takdir gördüğümüz zaman gururumuz okşanır, öte yandan diğer kişiler tarafından onaylanmadığımızda, eleştirildiğimizde ise tam tersi bir süreç işleyip, gururumuz kırılabilir. “Narsistik kişilik” ve “patolojik narsisizm” i diğer insanlardan ayıran tarafı ise özgüvenlerini desteklemek bu kişiler için hayatlarının çok daha merkezi konumunda olmasıdır ve bu amaçlarını gerçekleştirmek için kendileri ile aşırı derecede meşgul olabilirler.

Narsist kişiler kendilerinin olağanüstü ve benzersiz oldukları hissine sahiptirler. Onların bakış açısına göre onlar her şeyin en iyisini diğer insanlardan çok daha fazla hak etmektedirler, hatta bu onların doğuştan gelen hakkıdır. Bu kişilerin zihinleri mesleki hayatlarıyla veya romantik ilişkileriyle ilgili sahip olunabilecek büyük başarı, güç ve şöhret hayalleri ile dolu olabilir. Örneğin narsist bir iş insanı sahip olabileceği aşırı zenginlik ve güç, daha fazla çalışanın emri altında çalışması ve diğer iş insanlarına göre çok daha başarılı ve üstün bir konumda olduğunun hayalini kurabilir.

İlişkilerine bakıldığında bu kişiler karşısındaki kişiden özel ilgi ve imtiyaz beklentisi içinde olabilir ancak bütün bu ilgi ve beklentiye karşılık, karşı tarafa bir şey vermek zorunluluğu hissetmezler. Onlar bu ilgi ve beklentiyi zaten hakkettiklerini düşündükleri için karşılık vermek için bir sebep yoktur. Aynı zamanda kendisine verilmesini beklediği bu özel ayrıcalıklar verilmediği takdirde karşısındakine oldukça öfkelenebilir ve kin duyabilirler. Kendi istekleri ve amaçları doğrultusunda insanları kullanmaktan, manipüle etmekten ve sömürmekten kaçınmazlar. Bunu rahatça yapabilmelerinin sebeplerinden biri de empati duygusundan yoksun olmalarıdır. Kendilerini başkalarının yerine koyma, onların gözünden görme yetenekleri körelmiş veya gelişmemiş olduğu için doğal olarak başka insanların yaşadığı duygulara karşı fazla etkilenmezler, bu duygulara karşı herhangi bir hassasiyetleri yoktur.

Narsist kişiler pek çok savunma mekanizması kullanabilirler, ancak en sık ve temel olarak idealleştirme ve değersizleştirme mekanizmalarını kullanırlar. Örneğin narsist bir kişi, ilişkisinde ilk başlarda romantik partnerini mükemmel ve hiçbir kusuru olmayan bir kişi olarak algılayabilir. Ancak romantik partnerinin herhangi bir kusuru veya zayıflığı ile karşı karşıya kaldığında idealleştirmenin diğer kutbu olan değersizleştirme sürecine geçecektir. Bu sefer karşısındaki kişi onun için çok değersiz ve aşağı bir insana dönüşecektir. Narsist kişiler idealleştirme ve değersizleştirmeyi sadece diğer insanlara değil, kendi benlikleri üzerinde de kullanırlar. Örneğin, narsist kişi kendini ideal ve standartlarına ulaşmış olarak düşünüyorsa kendi benliğini idealize edecektir. Ancak her insanda olduğu gibi kendi zayıf ve yetersiz tarafıyla yüzleştiğinde ise değersizleştirme sürecine geçecektir ve kendini yetersiz, aşağı ve değersiz olarak görecektir.

Bu kişilerle terapi ortamında çalışılırken idealize etme ve değersizleştirme mekanizmaları üzerine çalışılıp, danışanı daha gerçekçi bir bakış açısını sahiplenmeye yardımcı olmanın oldukça faydalı olabileceği düşünülmektedir. İdealize etme veya değersizleştirme yerine daha dengeli ve gerçekçi bir bakış açısı hem kendi benliklerini hem de çevresini daha sağlıklı bir şekilde algılamalarına yardımcı olur ve duygularını da aynı şekilde iki uçta yaşamadan dengeli bir seviyede tutmalarına yardımcı olabilir.

 

Klinik Psikolog Hazım Tevfik Katırcıoğlu

[email protected]

 

Kaynakça

Lelord, F., André, C., & Madenci, R. (2000). " Zor kişilikler" le yaşamak. İletişim.

McWilliams, N. (2011). Psychoanalytic diagnosis: Understanding personality structure in the clinical process. Guilford Press.

Öztürk, M. O., & Uluşahin, A. (2014). Ruh sağlığı ve bozuklukları. Nobel Tıp Kitabevleri