Gelişim; fiziksel, zihinsel, duygusal ve sosyal yönleriyle bir bütün halindedir. Çocuğun her alandaki gelişimi bir diğerini etkilemektedir. Çocuğun sağlıklı büyümesi ve gelişmesi; İçinde bulunduğu ailedeki bireylerin olumlu, tutarlı ve sevgi dolu tutumuna bağlı olduğu söylenmektedir . Çocuğun yaşamında davranış biçimi haline getireceği olumlu ya da olumsuz alışkanlıkların kaynağının genetik faktörler olmasının yanında özellikle yaşamın önemli bir dönemi olan okul öncesi dönemde çocuğun kişilik gelişimine en çok katkıda bulunan etkenler ailesel ve çevresel etkenler olarak söylenmektedir. Çocuğun davranış geliştirmesinde; anne-babanın çocuğa karşı aldığı tavrın, anne- baba tutumları ve davranışlarını gözlemleme ve bu davranışları rol model alma olduğu söylenebilir.. Çocuğun anne-babasıyla olan iletişiminin; diğer insanlara, nesnelere ve tüm hayata karşı olan tutum ve davranışlarını etkilediğini söylenebilir. Anne-baba tutumları; aşırı baskıcı/otoriter, aşırı koruyucu, reddedici/ilgisiz/ihmalkar, aşırı hoşgörülü, tutarsız, mükemmeliyetçi ve demokratik olarak sınıflandırılabilmektedir.
Aşırı baskıcı/ otoriter anne- baba tutumu.
Anne-babanın çocuğu devamlı bir denetim, baskı altında tuttuğu eleştirdiği ve kısıtladığı, çok fazla kural koyduğu ve kurallara uyulmadığı takdirde çocukları cezalandırdıkları bir aile ortamı olarak tanımlanabilmektedir. Ceza almamaktan kaçmak ve otoriteden korku ile büyüyen çocukların iç denetime sahip olmadığı söylenmektedir. Otoriter tutuma sahip olan ailelerde çocuğun düşüncesine verilen önemin az olduğu söylenmektedir. Çocuklarını bu şekilde yetiştiren anne-babaların çocuklarının istekleri dışına çıkmasına izin vermedikleri, çocukların merak dürtüsünü baskıladıkları, sevginin esirgenmesi ve cezalar nedeniyle oluşan olumsuz benlik algısı, kendine güvensizlik, isteksizlik, çekingenlik ya da tam tersi olan saldırgan davranışlar göstermektedirler. Otorite 1 ila 6 yaş arasında çocuğun gelişim dönemlerinden olan bağımsızlık ve girişkenlik dönemine rastladığında çocuk yaptıklarından suçluluk ve utanç duyarak, silik bir kişilik geliştirebilir. Tüm bunların dayanarak disiplin anlayışının hatalı davranışa değil de çocuğa ve kişiliğine yönelik olması, hatalı davranışının düzeltilmesine olanak tanınmaması, çocuğa yönelik beklentilerin karşılanmaması durumunda sevgiyi geri çekme, koşullu onaylama, tiksintiyi ifade etme gibi olumsuz disiplin tarzlarının kullanılmaması gerektiği söylenebilir.
Aşırı koruyucu anne- baba tutumu.
Koruyucu tutum, çocuğun davranışlarını kısıtlayan, ona hareket serbestliği tanımayan, başına bir şey gelir, kaygısıyla onu hiçi yalnız bırakmayan "denetleyici" bir tutumu ifade etmektedir. Sürekli bebek gibi davranılması çocuğun sosyal gelişimi engellenmektedir. Aileler çocuğun her istediğini yerine getirir, kendi başına bir şey yapmasına izin vermez, çocuklarının sosyal yaşamına müdahale ederler. Bu şekilde bir tutum sergileyen ailede yetişen çocukların; özgüven eksikliği, sorumluluk almaktan çekinme, bağımlı bir kişilik yapısına sahip olma, problem çözmekte sorunlar yaşayan çocuklar oldukları söylenmektedir. Aşırı koruyucu ailelerin çocuklarında, okul fobisi, gece alt ıslatmaları, içine kapanma ve utangaçlık görülebilmektedir.
Reddedici/ ilgisiz/ ihmalkar anne- baba tutumu.
Bu tür ailelerin çocuklarıyla ilişkileri zayıftır. Genellikle yoğunluk nedeniyle çocuklarıyla zaman geçiremeyen anne-babaların düştüğü durum olarak bahsedilebilir. Çocuğa karşı ilgisiz ve kayıtsız tutum gösteren anne ve baba çocuğu yalnız bırakmakta, onu görmezlikten gelmekte ya da çocuğu dışlamaktadır. Bu tutum çocukların kin ve düşmanlık gibi olumsuz duygulara kapılmalarına neden olabilir. Bu tutuma sahip ailede yetişen, reddedilme duygusunu yaşayan, anne babalarının sevgi, ilgi ve şefkatinden yoksun olan çocuklarda olumlu bir benlik saygısı ve özgüven duygusu gelişememekte, sürekli bir şeyi ya da sahip olduklarını kaybetme korkusu ve insanlara güvensizlik duygusu gelişmektedir. Bu tür bir ortamda yetişenler, normal çocukların canlılığından yoksun, sevgisizlikten kaynaklanan duygusal bir açlığa sahip olabilirler.
Aşırı hoşgörülü anne- baba tutumu.
Bu tutumda ana baba çocuğa özgürlük vermek gerektiğine inanırlar. Kısıtlama kullanmazlar. Hoşgörü ve boş verme anlayışı iç içe girmiş durumdadır. Çocuklarına emir vermezler, onları kontrol etmezler. Bu tür tutumla yetiştirilen çocuklar arzu ve isteklerini kontrol etmekte güçlük çekerler. Kurallara uymakta zorluk yaşarlar, isteklerini öfke ile dile getirebilirler ve böylece ben-merkezcilikleri körüklenmiş olur. Bu çocuklar, daha ileriki yaşlarda toplum tarafından kendisine verilmeyen hakların, kendisine tanınmış gibi kural dışı davranışlar gösterebilmektedirler.
Tutarsız anne- baba tutumu.
Tutarsız tutum çok hoşgörülü ve sert tutumun bir arada gösterilmesinden dolayı ortaya çıkar. Çocuk İki tutum arasında kalır. Ne yapacağını şaşırır. Çocuk neyin yanlış neyin doğru olduğunu bilemez. Çocuk davranıştan çok, davranışın sonuçlarından nasıl kurtulabileceğine odaklanır. Tutarsız ve çıkarcı bir kişilik yapısı oluşmaktadır.
Mükemmeliyetçi anne- baba tutumu.
Çocuktan her zaman en iyisini düşünmesi ve yapması beklenmektedir. Olmadığında da, ağır bir şekilde eleştirilir ya da cezalandırılır çocuk. Ebeveynler de kesin kurallar ve kalıplar içerisinde davranır ve buna çocuğun da uyması istenmektedir. Çocuk yanlış yapmaktan korka, aileyi mutlu edebilmek için hep en iyisini yapmaya çalışır, yapamadığında kendini suçlu hissedebilir.Sürekli rekabet ortamında olan bu çocuklar,hata yapmaktan korktukları için sürekli kaygılıdırlar.Anne babadan bu tür davranışları öğrendikleri için aşırı düzenli,tutumlu ve kontrolcü olabilirler ki bu da obsesif kompulsif kişilik özellikleri oluşturmalarına neden olabilmektedir.
Demokratik anne-baba tutumu.
Çocuğuna karşı demokratik tutum gösteren anne babalar, çocuğun isteklerini dikkate almakta ve çocuğun aile içerisindeki rolü ile görevlerine saygıyla yaklaşmaktadırlar. Anne babalar çocuğunu destekler fakat bunun yanında sınırlarını da koymaktadırlar. İletişimleri gayet açık ve net olmakla birlikte çocuklarına sadece bakım değil, sevgi de vermektedirler. Çocuklarının fikirlerini önemser, çocuğa değer verildiğini hissettirirler. Demokratik anne-baba tutumu ile yetişen çocuklar sosyal yeterliliği gelişmiş çocuklar sınıfına girebilmektedirler. Bu çocuklar, özgüveni gelişmiş, arkadaş canlısı, sorumluluk sahibi, sosyal ortamlara uyum sağlamayı başarabilen çocuklar olmaktadırlar. Bu çocukları kendi kararlarını verebilmekte, verdikleri kararların sorumluluklarını alabilmekte yani iç denetim mekanizması gelişmiş bireyler olmaktadırlar. Demokratik tutuma sahip anne-babaların çocuklarında duygusal ve sosyal öğrenme davranışının olumlu yönde artış gösterdiği, benlik kavramlarının geliştiği söylenebilir.
Kaynakça
Aslan, E. (1992). Benlik kavramı ve bireyin yaşamındaki etkileri. Marmara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Dergisi, 4(1), 7-14.
Çıkrıkçı, S.(1999). Ankara il Merkezindeki Resmi Banka Anaokullarına Devam Eden 5-6 Yaş Çocuklarının Okul Olgunluğu İle Aile Tutumu Arasındaki İlişkinin İncelenmesi, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Gazi Üniversitesi, Ankara.
Derman, M. Ve Başal, H. A. (2013). Okulöncesi çocuklarında gözlenen davranış problemleri ile ailelerinin anne-baba tutumları arasındaki ilişki. Amasya Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi2(1), 115-144,
Eldeliklioğlu, J. (1997). Karar Stratejileri ile Ana - Baba Tutumları Arasındaki İlişki. Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Dergisi, 2(11) , 7-13.
Kandır, A. ve Alpan, Y. (2008). Okul öncesi dönemde sosyal-duygusal gelişime anne-baba davranışlarının etkisi. Aile ve Toplum Eğitim-Kültür ve Araştırma Dergisi. 4(14) , 33- 38.
Kaya, M. (1997). Ailede Anne-Baba Tutumlarının Çocuğun Kişilik ve Benlik Gelişimindeki Rolü. Ondokuz Mayıs Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Dergisi, 9(12), 193- 204.
Kurtul Akşahin, D. (2017) . Çocuklukta başlayan obsesif kompulsif belirtilerin anne-baba tutumu, mükemmeliyetçilik ve bazı değişkenler açısından incelenmesi.(Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi) , Erzincan Üniversitesi, Erzincan.
Oktay, G. (2016). Algılanan anne baba tutumu ile bağlanma biçimi arasındaki ilişkinin incelenmesi. (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Üsküdar Üniversitesi, İstanbul.
Sargın, N. (2012). Çocuklarda ruh sağlığı(İkinci baskı) .Konya: Eğitim Yayınevi.
Yarapsanlı, B. (2011). Çocuklarda depresyon belirtilerinin yordanmasında yaşanmış olumsuz olaylar, algılanan anne-baba tutumu,öğrenilmiş çaresizlik ve umutsuzluğun rolü.(Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi). Maltepe Üniversitesi, İstanbul.