Yas, kavramsal olarak yaşanan bir kaybın ardından ortaya çıkan şiddetli ve uzun süren acı anlamına gelmektedir (akt. Yasemin Özel ve ark. 2020). Sevilen ve güven duyulan kişi kaybedildiğinde kaygı, keder ve üzüntü gibi yoğun olarak yaşanan duygular yas tepkileri olarak ortaya çıkar. Bu yas tepkileri sanki kendisinin bir parçası ölmüş hissine kapılmasına ve kişinin yaşamının bir anlamı olmadığını sıklıkla düşünmesine neden olur. Yas sürecinde çoğu zaman kişi hayatını boş ve yoksul hisseder (Zara,2011).
Elisabeth Kübler-Ross (2014), yasa verilen tepkilerde beklenen davranışlara kılavuzluk etmesi açısından yas sürecini benlik kaybına uyum sağlama evresi olarak beş aşamalı bir yas süreci modeli tasarlamıştır(akt. Gizir C.A 2006):
1. İnkar: Bu aşama yas tutmanın ilk aşamasıdır. Hayat anlamsız hale gelir, şok ve inkar başlar. İnkar, benliğe acı verici olan durumdan kaçınmak için bilinçdışı kullanılan kaçınma durumudur. Kişi, bu aşamada, “Bu benim başıma gelmiş olamaz, neden ben gibi” ifadelerde bulunabilir.
2. Öfke: Bireyin kontrol edemediği duyguları başkalarını suçlayarak, saldırgan davranış göstererek hislerini kontrol altına alma girişiminde bulunma durumudur. Bu aşamada birey, beklenilen tepkiyi vermeme, geçerliliği kanıtlanmamış tedavi yöntemlerine yönelme davranışı gösterebilir.
3. Pazarlık etme: Bu aşamada birey anlaşmalar yaparak gerçeği değiştirme çabasına girebilir. Bu durum kabullenmenin başladığını göstermektedir.
4. Depresyon: Bu aşama, kaybı yaşamanın acısını ve verdiği sıkıntıları içermektedir. Farkındalık düzeyi arttıkça yas düzelmeye başlar.
5. Kabullenme: Ölüme ilişkin duyguların çözümlendiği aşamadır. Gerçeğin kabullenildiği, oluruna bırakıldığı, yeni yaşam sürecine uyum sağlanmaya başlanıldığı aşamadır.
Kaybettiğimiz kişinin ardından “yas tutmak” yaşanması gereken doğal bir süreçtir. Kişi yas tutma sürecinde duygusal olarak bu kaybını (boşanma, iflas, ev vb. kayıplarda olabilir) ya da ölümü (ölümle gelen kayıplar) protesto eder; normal işlevlerinde (kendine bakım, çalışmak, aile ve sosyal ilişkileri yürütmek vb.) bazı aksamalar görülür ve bazı ruhsal sorunlar yaşar. Kişinin hayatına normal ve sağlıklı devam edebilmesi için yasını tutması, yas sürecini tamamlaması gerekmektedir. Bu yas tutma süreci sonunda insan yaşadığı kaybı yaşamının bir parçası haline getirerek bununla yaşamayı öğrenir. Yas tutmak kaybedilen kişiyi unutmak ya da artık sevmemek anlamına gelmez. Sadece kaybı ve bununla ilgili duyguları kabullenmek, başa çıkabilmeyi ve bu duygularla yaşamı sürdürmeyi öğrenmek anlamına gelir (Zara,2011).
Yas sürecinin uygun tamamlanmaması halinde bireyde uzun süren ciddi patolojik ve psikolojik sorunlar ortaya çıkabilir (akt. Yasemin Özel ve ark. 2020).
Zara(2011), yas sürecini daha sağlıklı atlatabilmek için şu önerilerde bulunmuştur:
- Kaybınızı tek başınıza yaşamayın, güvendiğiniz birilerine yaşadıklarınızı anlatmak yardımcı olacaktır.
- Yas tepkilerinizle baş edebilmek ve yas sürecini daha kısa bir zamanda tamamlayabilmek için öncelikle fiziksel ihtiyaçlara (uyku, yemek, sağlık) özen göstermek gereklidir.
- Aileden biri kaybedildiğinde her bir aile üyesi farklı yas tepkileri verebilir. Daha fazla üzmekten kaçınmak ve onları korumak, ya da zayıf görünmemek için duygularınızı diğer aile üyeleriyle paylaşmak zor olabilir. Aslında ailece kaybedilen kişi hakkında konuşmak, bu kişiyle ilgili hatıraları paylaşmak ailece birbirlerini daha iyi anlamaya, yas sürecini başlatıp tamamlamaya yardımcı olacaktır.
- Yas süreci gidenin ardından konuşmamak değil, konuşmaktır, fotoğraflarını kaldırmak değil, fotoğrafını görebilmeye dayanmaktır. Dolayısıyla, yas sürecinde kaybı olan insanın kaybı hakkında sık sık konuşmasına ve kaybettiği kişiyi hatırlatan uyaranlarla (fotoğraf, özel eşyalar) temas etmesine izin verilmesi çok önemlidir.
- Daha önce kayıp yaşamış kişilerle konuşmak verilecek olası yas tepkilerine ve sürecine hazırlar. Ancak unutmayın, herkes aynı tepkiler vermez ve yas süreci yaşamaz.
- Yaşanılan yas tepkileri ne olursa olsun bunların normal tepkiler olduğunu unutmamak gerekir. Bu tepkileri sözel (konuşarak) ya da davranışsal (ağlamak, mezar ziyaretleri) ifade etmeye çalışmak sizi rahatlatacak ve kontrolde olduğunuz duygusunun gelişmesine yardımcı olacaktır. Yazarak ya da resim yaparak duygularınızı ifade etmek de iyi gelebilir.
- Kaybedilen kişinin cenaze törenine ve ardından da mezarına gitmek ölüm gerçeğiyle yüzleştirmekle beraber acıyı yaşamaya, ifade etmeye ve kayıpla vedalaşabilmek için de fırsat sağlar.
- Yıldönümleri, doğum günleri, bayramlar gibi özel günler sizin için zor geçebilir, böyle günlerde sevdiğiniz ve güvende hissettiğiniz yakınlarınızla birlikte olmak zorluğu azaltabilir.
- Kaybedilen kişiyi hatırlatan anlamlı günlerde o kişiyi hatırlatan aktiviteler yapılması zor olsa da uzun dönemde yas sürecini kolaylaştırmaya ve tamamlamaya yardımcı olacaktır.
Ayrıca patolojik yas kişinin işlevselliğini olumsuz yönde etkilediği için bu süreçte profesyonel destek alınması gerekmektedir.
Psikolog Evşen Adıyavuz
KAYNAKÇA
- Zara A (2011) Kayıplar, yas tepkileri ve yas süreci. http://www.aytenzara.com/wp-content/uploads/2012/02/Kayıplar-YasTepkileri-ve-Yas-Süreci.pdf. (Accessed: 23.04.2019).
- Gizir CA (2006) Bir kayıp sonrasında zorluklar yaşayan üniversite öğrencilerine yönelik bir yas danışmanlığı modeli. Mersin Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 2:195-213.
- Özel Y. & Özkan B.(2020) Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar-Current Approaches in Psychiatry 2020; 12(3):352-367