Psikoterapi Nedir, Ne Değildir?
Günlük hayatta yardım arayışında olan veya terapiye gitme önerilerine karşı çıkan birçok insandan “ya çevrem öğrenirse”, “ben deli miyim, ne psikoloğu”, “kimseye ihtiyacım yok” gibi çeşitli cümleler duymak mümkündür. Eğer hiç psikoterapiye gitmemişsek bu konudaki bildiklerimiz genellikle dizilerden gördüklerimiz ile sınırlıdır ve bu gözlemler bizde bazı yanlış beklentiler oluşturabilir. Örneğin sarılmayan bir terapist soğuk bulunabilir, tavsiye vermediğinde danışan kendini önemsiz hissedebilir. Yanlış beklentilerin bir diğer kaynağı ise yardım alma sürecinde kişilerin çevresinden gelen damgalayıcı söylemlerdir. Yardım arayan bir kişinin çabaları çevresi tarafından “bir şeyin yok” diye önemsizleştirilebilir veya yardım aldığı bilinen bir kişi hakkında “deli”, “sorunlu” ve “zayıf” gibi kişinin benlik özelliklerine yönelik damgalamalar yöneltilebilir.
Peki psikoterapi aslında nedir? Psikoterapi, kişide günlük hayatta işlevsiz kalan ve kişiye kötü hissettiren duygu, düşünce ve davranışların terapist eşliğinde bilimsel yaklaşımlar kullanılarak daha uyumlu duygu, düşünce ve davranışlara dönüştürülmesi sürecidir. Asıl amaç kişinin kendini tanıması ve sorunlarının kaynağı hakkında farkındalık kazanmasıdır.
Terapi sürecinin nasıl ilerlemesi gerektiğine yönelik bilgi edinmek yardım alan kişilerin terapi sürecine ve terapiden beklentilerine ışık olacaktır. Terapi ile ilgili mitlerden biri, terapistin tavsiye veren, sohbet eden veya hiç konuşmadan dinleyen biri olduğu söylemleridir. Terapi normal bir sohbetin ötesinde, danışanın odak noktası olduğu, terapiye getirdiklerinin terapistin eşlikçiliğinde ele alındığı ve bilimsel yöntemlerin kullanıldığı bir süreçtir. Terapist tavsiye vermez, kendi hayatından ise ancak bu bilgi danışanın yararına olacaksa bahseder. Terapistin danışanla ne kadar etkileşimde bulunduğu ise bağlı olduğu ekole göre değişmektedir.
Terapiyle ilgili bir diğer mit ise yardım arayışında olanların kendi problemlerini çözemeyen zayıf insanlar olduklarına dair önyargılardır. Bu düşünceler kişilerin yardım arayan diğer insanları yargılamasının yanı sıra kendilerinin yardım aramasının da önüne geçer. Bireylerin yaşamlarının belirli zamanlarında yardım arayışına ihtiyaç duyması normaldir veya kendini tanıma sürecine bir katkı amacıyla terapiye gidebilir. Yardım almanın önlenmesi kişinin iyilik haline kavuşmasına engel olabilir ve yıkıcı sonuçlar doğurabilir.
Bir diğer mit ise terapinin anında işe yarayacak olması ve danışanın ilk seanstan itibaren çok iyi hissetmeye yönelik beklentisidir. Terapi inişleri ve çıkışları olan seansların farklı kaynaklarla şekillendiği bir süreçtir. Her seanstan sonra çok iyi hissetmek ve tüm sorunların aniden kaybolmasına dair bir beklenti gerçekçi değildir.
Terapi sürecinin terapistin eşlikçiliğinde ilerleyen, kendinizi ifade etmenize olanak tanıyan ve en önemlisi baş rolde sizin olduğunuz bir süreç olduğu unutulmamalıdır. Yardım aramanıza yönelik çabanızın önemini bir kez daha vurgularken, bu arayışta aklınıza takılanları azalttığımızı umuyor ve sizin için en uygun terapist ile kesişmesini diliyoruz.
Gökkaya, F., Yurdalan, F., Karagülmez, K. ve Kubilay, E. M. E. Ç. (2021). Psikoterapilerin Etkililiğini Belirleyen Faktörlerin İncelenmesi: Bir Derleme Çalışması. AYNA Klinik Psikoloji Dergisi, 8(3), 396-423.
Öztürk, E. ve Ayhan H. (2021). Psikoterapinin Temel İlkeleri ve Temel Bileşenleri. Artuklu İnsan ve Toplum Bilim Dergisi, 1(6), 136-158.