Travma, örseleyici bir olayın sebep olduğu ruhsal yaralanmadır. Bu ruhsal yaralanma, kişide korku, kaygı, çaresizlik hisleri uyandırır. Kişinin yaşamının psikolojik ve fiziksel bütünlüğüne karşı tehdit oluşturur.
Travmatik yaşantı meydana geldiğinde bu durum yalnızca olayı yaşayan bireyi değil, bireyin çevresindeki kişileri de etkileyebilir. Olaya bizzat maruz kalmamış fakat şahit olmuş veya medya aracılığıyla öğrenen kişilerin travmatize olması ‘’ikincil travma’’ olarak adlandırılıyor. Lerias ve Byrne ikincil travmatik stresi ‘’ciddi biçimde strese yol açan ya da trajik bir olaya tanık olan, bu olaya ilişkin bilgiye sahip olan ya da olay sonrası yardım çalışmalarında bulunanların tepkisi’’ olarak tanımlamışlardır.
Travmatik olaylara dolaylı olarak maruz kalmanın olumsuz etkileri doğrudan maruz kalmaya benzerdir. Travmaya ikincil olarak maruz kalan kişilerde yeniden yaşama, kaçınma, artmış uyarılma belirtileri görülebilir. Bu da kişinin hayat kalitesini düşürür. Kronik yorgunluk, uyku sorunları, tansiyon sorunları, iştah değişimi, aşırı irkilme gibi fiziksel tepkilerin yanı sıra kaygı, korku, kendi travmalarının tetiklenmesi, aşırı özdeşim gibi duygusal tepkiler de görülmektedir.
İkincil travmanın ülkemizdeki bir örneği 1999 Marmara depremidir. Depremden sonra 1 yıl boyunca aralıksız deprem yayınları yapıldı. Deprem yerinden çok uzakta olmasına ve hiçbir sorun yaşamamasına rağmen birçok insan bahçelerine çadır kurup uyudu. Ayrıca birçok insanda geceleri karanlıkta yatamamalar, kabuslarla uyanmalar gibi travmatik etkiler görüldü.
Yapılan bilimsel çalışmalarda, örselenmiş bireylere psikososyal yardımda bulunan meslek elemanlarının risk altında olduğu ortaya koyulmuştur:
Çocuklara yönelik koruma hizmeti veren profesyonellerin değerlendirildiği bir çalışmada, 187 katılımcının %92’si travmatik stres belirtilerini ölçen maddelerden en az birini “bazen”, %59’u ise bir veya daha fazla maddeyi “sık sık” deneyimledikleri bildirilmiştir. Buna ek olarak, katılımcıların %34’ünün olası bir travma sonrası stres bozukluğu tanısı alabilecekleri sonucuna varılmıştır (Bride ve ark. 2008).
Bir başka araştırmada, cinsel saldırı mağdurlarıyla çalışan sosyal hizmet uzmanlarının ikincil travmatik stres düzeylerinin incelenmiş, en sık rastlanan belirtinin dalıcı düşünce olduğu ve artmış uyarılma belirtilerini ölçen maddeler arasında ise en sık görülen belirtinin sinirlilik olduğu saptanmıştır (Choi 2011).
İkincil travma düzeyinin artmasına, azalmasına etki eden faktörler vardır. Uzun mesai saatleri, ağır çalışma yükü, etkileşimde bulunulan mağdurun çocuk olması ikincil travma düzeyini arttırırken; travma üzerine alınmış eğitimler, klinik süpervizyon süresi, algılanan sosyal destek düzeyi de azaltır. Meslekleri gereği sürekli olarak dezavantajlı gruplarla çalışan meslek elemanlarının çalışma motivasyonlarını artıracak çeşitli faaliyetlerin yürütülmesi, meslek elemanlarının çalıştıkları kuruluşlarda daha özverili çalışmalarını, sosyal hayatlarından doyum sağlamalarını sağlayacaktır.
YAĞMUR ERKOÇ
KAYNAKÇA
-
Birinci, G. G., & Erden, G. (2016). Yardım Çalışanlarında Üstlenilmiş Travma, İkincil Travmatik Stres ve Tükenmişliğin Değerlendirilmesi. Turk Psikoloji Dergisi, 31(77).
- GÜNDÜZ, B. (2020). Meslek elemanlarının yaşadıkları ikincil travmatik stres. İstanbul Kent Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Dergisi, 1(1), 1-14.
- Kahil, A , Palabıyıkoğlu, N . (2018). İkincil Travmatik Stres . Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar , 10 (1) , 59-70 . DOI: 10.18863/pgy.336495
- Yılmaz,B.(2019). İnsan Hakları Savunucularında Travma ve Başaçıkma. Ankara: Kapasite Geliştirme Derneği
- https://acikders.ankara.edu.tr/pluginfile.php/146491/mod_resource/content/1/Ders5I%CC%87kincilTravma.pdf