YETİŞKİN BAĞLANMA STİLLERİ
Pa, 05/16/2021 - 14:13 tarihinde admin tarafından gönderildi


Hepimizin aşina olduğu, bazılarımızın kaçtığı, bazılarımızın güvende hissettiği, aslında hepimizin hayatında önemli bir yeri olan ‘bağlanmaya’ daha detaylı bakalım.

        Bazılarımız ilişkilerinde daha mutluyken neden bazılarımız ilişki yürütmekte sorun yaşıyor ya da ilişkilerinde mutsuz oluyor? Ya da bazılarımız kolayca bağlanırken, bazılarımız bu düşünceden bile kaçıyor? Nasıl birbirimizden farklı bağ kuruyoruz? Neden bağlanma ihtiyacımız oluyor?

      Geçmişten günümüze sosyal bir tür olduğumuz için bağlanma ihtiyacımız hep var oldu. Bağlanmak aslında hayata bağlanmamızı da sağlayan unsurlardan biriydi. Arkadaşlıklarımız, ailemiz, sevgilimiz, eşimiz veya aşık olduğumuz kişi yani yakın ilişkilerimiz hayatımızın önemli bir noktasında oldu ve de bu alanda bir olumsuzluk yaşadığımızda hayatımızın birçok alanını etkiledi. Peki, bunun kaynağı neydi?  Hinde (1976) iki kişi arasında bağlanmanın oluşması için dört temelden en az birinin olması gerektiğini ve bunların; aşk ya da sevgi duygularıyla, psikolojik ihtiyaçların karşılanmasıyla ya da karşılıklı bağımlılık içeren bir ilişki yapısıyla olabileceğini belirtiyor. Yani bir bağlanma gerçekleşmişse dördünden en az birinde doyum olması gerekir. İşte bu doyum bizi bağ kurduğumuz kişiye karşı daha odaklı ve hassas hale getiriyor. Ve bağlanma figürlerimiz, sevgi, güven, huzur gibi ihtiyaçlarımız açığa çıktığında yöneldiğimiz kişiler oluyor.

Bağlanma Stilleri

        İlk bağlanmayı henüz anne karnındayken gerçekleştiririz. Ve dünyaya gözümüzü açtığımızda bağlanma biçimimiz şekillenmeye başlar. Bowlby’nin bağlanma kuramı kişiler arası bağlanma biçimi farklılıklarına ışık tutar. Bowlby (1969) teorisine göre erken çocukluk döneminde, çocuğa ebeveynlerinin gösterdiği tutum, onun ileriki yaşlarında yakın ilişkilerinde beklentilerini şekillendirir. Yani çocukluk yıllarında şekillenen bağlanma biçimimiz bir ilişkiyi başlatma, devam ettirme, bitirme biçimimize, diğer yandan ilişkiden beklentimize, ilişkiye bağlılığımıza, ilişkiyle ilgili endişemize ya da ilişkide kendimize duyduğumuz güvene yansımaları olur. Bu farklılıklara sebebiyet veren temeli oluşturan, erken dönem bağlanma stillerimiz;

  • Güvenli bağlanma
  • Kaygılı-kararsız bağlanma
  • Kaçıngan bağlanma

        Bu stiller referans alınarak yetişkinlikte bağlanma kavramı biraz daha şekil değiştirerek tarafların karşılıklı biçimde ilişkiden beklentilerine göre şekillenen, iki tarafında doyuma erişmek istediği bir yapıya evrilir. Yetişkinlikte bu bağlanma biçimleri eksenin iki ucunda olacak şekilde konumlanır, çünkü insanın doğası ve tecrübeleriyle şekillenmesiyle tek bir bölgede olması beklenemez. Bu eksenin içi ucu;

  • Bağlanma kaygısı: kişinin ilişkiye olan endişe derecesi
  • Bağlanma kaçınması: kişinin ilişkiden ne derece kaçındığı

        Bu iki uçta kişi ne kadar az bağlanma kaygısına ve ne kadar az bağlanma kaygısına sahipse güvenli bölgede oluyor. Ve ilişkilerinde, bağ kurmaktan kaçınmayan, ilişkilerinde daha az endişeye sahip, destek almaktan kaçınmayan, güven problemi olmayan ve ilişkilerini daha sağlıklı yürütebilen kişiler oluyor. Yani ilişkilerinde özgüvenleri ve benlik saygıları daha yüksek kişilerdir.

        Eğer kişi yüksek bağlanma kaygısı ve düşük bağlanma kaçınmasına sahipse kaygılı/saplantılı bölgede oluyor ve ilişki kurmada problemi olmayan ama ilişkilerinde terk edilme korkusu gibi çeşitli endişelere sahip oluyor. Bu endişelerden dolayı daha kıskanç yapıya sahip kişilerdir. 

        Eğer kişi düşük bağlanma kaygısı ve yüksek bağlanma kaçınması sahipse ilişkiden uzak duran, genellikle güven problemi yaşayan, ama yalnız olmanın da üzdüğü kaçınmacı bölgede oluyor. 

        Eğer kişi yüksek bağlanma kaygısı ve yüksek bağlanma kaçınması yaşıyorsa insanlarda ilişki kurmaktan uzak duran kaygılı-kaçıngan bölgede oluyor. Genellikle reddedilme korkuları olur ya da ilişki hakkında çeşitli korkulara sahip kişilerdir. Karikatürdeki Mecnun’u bu kategoriye yerleştirebiliriz  

 

Erken dönem bağlanma stilleri hakkında daha detaylı bilgiye ulaşmak için ‘Sağlıklı-Güvenli Bağlanma için Çocuğun İhtiyaçları’ yazımdan ulaşabilirsiniz. Okuyup vakit ayırdığınız için teşekkür ederim…



 

Referanslar

Bowlby, J. (1969). Attachment and loss. London: Hogarth Press and the Institute of Psycho-Analysis.

Hinde, R. A. &  Stevenson-Hinde,J (1976). Towards understanding relationships: Dynamic stability. In P. P. G. Bateson & R. A. Hinde (Eds.), Growing points in ethology. Cambridge U Press.



 

Psikolog Ayşin İnkaya