Çocuğun, annesi ile olan ilişkisi anne karnında başlar. Gerek hamilelik süreci, gerekse doğumdan sonraki süreçte anne- çocuk ilişkisi üzerinde çok durulmakta ve konuşulmaktadır. Peki, babalar çocuğun ruhsal gelişimde ne tür bir öneme sahiptir?
Şüphesiz ki ailede anne ve baba, aile ortamını tamamlayan, çocuk yetiştirmenin farklı yönlerini dengeleyen roller üstlenmektedir. Kadın ve erkeğin doğalarının farklı olduğu bilimsel bir gerçektir ancak bu çocuk eğitiminde ve aile yaşamında erkeğin-babanın- etkin ve aktif bir rol almasına engel değildir.
Erkeğin dışarıda çalışan, eve sadece para getiren ve onun dışında aile hayatına hiçbir katkıda bulunmayan bir aile üyesi olduğu anlayışı günümüzde- bizim toplumumuzda da- yıkılmaktadır. Çocuğun tamamen annenin sorumluluğunda olması, babanın görevlerini yerine getirmemesi demektir. Günümüzün çağdaş babaları evde eşine yardım eden, çocuğunun bakımını üstlenen davranışlar sergiler. Yani çağdaş babalar çocuklarına zaman ayırır ve birlikte keyifli vakit geçirir.
Başarılı anne çocuk ilişkisinde, babanın desteğini görürüz. Uyumlu ve destekleyici evlilik ilişkisi, annenin hamileliğinin sağlıklı geçmesini, doğumun başarılı olmasını sağlarken, kendini daha mutlu ve huzurlu hisseden annenin çocuğuyla olan ilişkisine de olumlu bir şekilde de yansır.
Baba ile çocuğun etkileşimi, anne ile çocuğun etkileşiminden farklılıklar göstermektedir. Anne ve baba çocuğun duygusal gereksinimlerinin farklı yönlerini karşılar. Anne çocuğunun “TEMEL SEVGİ” gereksinimini karşılarken, baba “TEMEL GÜVEN” duygusu verir. Anne çocuğa hayatla ilgili detayları aktarırken, çocuk harekete geçme noktasında babasından aldığı güvene de ihtiyaç duyar. Baba çocuğunu hayata hazırlarken, sorunların üstesinden gelme, haksızlıklara boyun eğmeme, cesaret, koruyucu-kollayıcı olma gibi pek çok duyguyu kazandırır. Babalar daha çok çocuğun eğitimi, ahlaki değerleri, fiziksel güvenliği ile ilgilenirken, anneler çocuklarının duygusal uyumları, mutlulukları ve endişeden kurtulmaları ile ilgilenir.
Ayrıca cinsel kimliğin kazanılmasında, özellikle erkek çocuklar için baba özel bir önem taşır. Kız ve erkek çocukların davranışları ve oyunları birbirinden farklıdır. Bunların bir kısmı doğuştan getirilmiş özelliklerdir. Bir kısmını çocuk, kendi cinsiyetinden ebeveyni gözlemleyerek edinirken, bir kısmı da ana-babanın kız ve erkek çocuğu için farklı davranışları onaylaması ve geribildirim vermesiyle oluşur. Erkek çocuk, erkeksi davranışı baba ile özdeşleşerek ve onu taklit ederek kazanır. Baba modelinin yetersizliği, cinsel kimlik karmaşasına neden olabilir. Kız çocuk ise babalarını gözleyerek ve onunla etkileşimde bulunarak erkeklere nasıl tepkide bulunacaklarını ve erkeklerin kendi cinsiyetlerine nasıl tepkide bulunduğunu öğrenir. Baba yoksunluğunun kızlar üzerindeki etkisi çocukluk döneminde daha az gözlenirken, ergenlik döneminde bu etki daha açık bir şekilde ortaya çıkabilir. Özdeşleşebilecek bir baba modeli olmayan ailelerde, babanın boşluğunu dolduracak bir başka erkek (dede, amca, dayı gibi) modelinin olması ve çocuğun o kişiyle vakit geçirmesi önem taşımaktadır.
Sonuç olarak, çocuğumuzun zeka, kişilik ve cinsel gelişiminde baba, anne kadar önemli bir etkiye sahiptir. Anne ve babanın, çocuk eğitiminde birbiriyle uyumlu ve dengeli olarak sorumluluk alması, çocuğun kendisi ve dünyayla barışık, mutlu, başarılı ve ruh sağlığı yerinde bir birey olabilmesi yolunda büyük bir önem taşır.