büyük ebeveynler
Pt, 06/28/2021 - 11:46 tarihinde admin tarafından gönderildi

 

“Çocuklar hayatın sermayesi, torunlar faizidir” (Özdeyiş)

Ülkemizde özellikle şehirlerimizde artık geniş aile, yerini anne baba ve evlenmemiş çocuklardan oluşan çekirdek aileye bıraktıysa da hala büyük ebeveynlerin (dede, nine) otoritesine dayalı geniş aile geçerliliğini korumaktadır. Torun sahibi olan kişilerin, torunlarıyla iyi bir iletişim kurması ve onlarla karşılıklı sevgi ve saygıya dayanan, sıcak ve dengeli ilişkilerin yoğun olduğu bir ortamda bulunması çok önemlidir. Dede ve ninenin torunlarıyla yakın teması arttıkça, anne babanın çocuğun eğitimindeki etkinliği azalmaktadır.  Anne veya baba, dede veya nineyi kırmamak için özen gösterirken, dede veya nine de çocuğa karşı aşırı hoşgörülü bir şekilde “hayır” denmesi gereken durumlara “evet” demektedir. Anne babasından istediğini elde edemeyen çocuk, aile büyüklerine yönelmektedir. Bu durum da çocuğun hem istediğini kolayca elde etmesine, hem de anne disiplininin oldukça gevşemesine yol açmaktadır.

Büyük ebeveynler, torunları tarafından sürekli sevilmek ve ilgilerini canlı tutmak için bu koruyucu tutumlarını sürdürürler. Ancak; çocuğun her isteğinin şartsız yerine getirilmesi, onda şımarık ve sorumsuz bir kişilik meydana getirmektedir. Bilmeliyiz ki, aşırı hoşgörü ve koruyuculuk çocuğun eğitimindeki denge ve tutarlılığı ortadan kaldırmaktadır.

Çocuğun eğitimi söz konusu olunca, çoğu zaman büyük ebeveynler ile genç ebeveynler arasında görüş ayrılıkları ve uygulama farklılıkları ortaya çıkabilmektedir. Bu konuda ‘geleneksel kuşak’ ların anlayışlı bir dille ikna edilmeleri önemlidir. Anne ve babalar sabırsızlanmadan, okuduklarını, öğrendiklerini büyüklerine anlatmayı denerse olumlu sonuçlar alınabilir. Elbette kuşaklar arası farklar çocuğun yetişmesinde de rol oynamaktadır; fakat bu konuda anlayışlı ve kırıcı olmayan bir tutum sergilemek pek çok sorunu ortadan kaldırabilmektedir.

Genç anneye yardım isteğine olan büyüklerin, büyük bir iyi niyet taşıdığı unutulmamalıdır. Onları bildiklerini uygulamak istemeleri de doğal karşılanmalıdır. Anlaşmazlık çıktığı zamanlarda, sessiz bir çatışma sürdürmek yerine, açık ve yumuşak bir dille konuşulmalıdır.

Anne ve baba, çocuğun eğitimi ve yetiştirilmesinde birinci derecede yetkili ve sorumlu olmalıdırlar. Nineler ve dedeler, çocuk eğitiminde yalnızca destekleyici rol oynamalıdırlar, anne baba görevini üstlenmemelidirler.  Büyük ebeveynler, çocuk eğitiminin hızla değiştiğinin farkına varırlarsa kendi eğitim anlayışlarında ısrarcı olmazlar.